ALIN TERİMİZİN KARŞILIĞINI ÇALDIRMAYACAĞIZ!
TÜİK'in açıkladığı gerçeklerden uzak enflasyon rakamları ile milyonlarca emekçinin hakkının gasp edilmesini protesto ettik.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in, TÜİK önündeki basın açıklamasına, Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Sekreterimiz Seher Ergin, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Bülent Metin, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreterimiz Yeliz Toy, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Hüseyin Selçuk Ankara Şubelerimiz ve bağlı sendikaların Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.
Açıklama sırasında “TÜİK’e göre zenginim, cüzdanıma göre fakir”, “Hayat pahalı TÜİK ucuz gösterir” pankartları taşınırken, “Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek”, “Milyonlar aç, milyonlar işsiz, işte sizin düzeniniz” sloganları atıldı.
Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçeklikten uzak olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “Bugün buradayız çünkü biz gerçek emek örgütleri, yermeyi bildiğimiz kadar gerektiğinde övmeyi de biliriz. TÜİK, matematik dehalarının bile akıl sır erdiremeyeceği bir hesaplama yöntemine sahip. Biz kamu emekçilerinin aldığı maaşın yaklaşık 3’te 1’i kiraya, 3’te 1’i gıdaya 5'te 1'i ulaşıma gidiyor. Hiç var olmamış marketlere gidip asla o fiyata bulamayacağınız ürünleri alıp enflasyon sepetine koyuyor. Bugün de böyle oldu: Birleşik Kamu-İş'in son araştırmasına göre açlık sınırı 27 bin 415, yoksulluk sınırı da 83 bin 859 lira olarak belirlendi.
“TÜİK’in açıkladığı veriler yalandır”
7. Toplu Sözleşme'den bu yana kamu emekçisi daha da hızlı bir şekilde yoksullaşmıştır. 2 Temmuz 2025’ten itibaren geçerli olan doğal gaz zammıyla birlikte toplam artış 2023'teki TİS'ten bu yana yüzde 700’ü bulmuştur. Aynı sürede su fiyatlarında yüzde 144, elektrik fiyatlarında yüzde 91 oranlarında artış yaşanmıştır. Son birkaç yılda ülke genelinde kiralardaki korkunç artışı da hesap ettiğinizde kamu emekçisinin barınma ve faturalara çalıştığını görmemek imkansızdır. Birleşik-Kamu İş’in yaptığı hesaplamalara göre Haziran 2025 itibariyle dört kişilik ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmeleri için yapılması gereken gıda harcaması tutarını gösteren açlık sınırı 27 bin 415 lira düzeyinde bulunmaktadır, yoksulluk sınırı ise 83 bin 859 lira düzeyindedir. Bekar bir kamu çalışanının maaş ve ücretleri, açlık sınırını karşılasa da 4 kişilik bir aile açtır. Emekli aylıkları ise çoğunlukla açlık sınırının bile altındadır.
Bu yılın ilk yarısı için 43 bin 716 lira olan en düşük memur maaşı yoksulluk sınırının yüzde 52’sini, 49 bin 599 lira olan ortalama memur maaşı ise yüzde 59’unu zor karşılıyor. Yoksulluk sınırını karşılayabilmesi için en düşük memur maaşının en az 83 bin 859 lira olması gerekir. Yani kamu emekçisi açlığa, yoksulluğa göz göre göre itiliyor. Bu tablo günden güne ağırlaşırken, gerçekleri çarpıtmak için imdada TÜİK yetişiyor.
“Açıkça söylüyoruz, bu yalancılıktır, hırsızlıktır, manipülasyondur”
Birleşik Kamu-İş olarak açıkça söylüyoruz: Bu yalancılıktır. Bu hırsızlıktır. Bu manipülasyondur. Bu çocuğuna harçlık veremeyen, maaşının yarısına yakınını barınma ihtiyacı için harcayan, haftada bir bile ailesiyle dışarıda bir yemek yiyemeyen kamu emekçisine 'sesini çıkarma' demektir. Hayatının en verimli çağlarında devletine çalışan kamu emeklisi, başka işte çalışmadan ya da evlatlarından utana sıkıla para almadan yaşayamaz durumda. Avrupa ülkelerindeki yaşıtları dünyayı gezerken onlar taksicilik yapıyor, çaycılık yapıyor, evde yük olmamak için çıkıp parklarda oturuyor. Bu yalancı enflasyon raporu, o emekliye 'Bu sana çok bile' demektir.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bu değersizliği hak etmiyor. Şimdi yine aynı senaryoyla karşımızdalar; TÜİK sahneye çıktı ve ona verilen görevi yaptı. Sırada adı TİS görüşmesi olan ve bugüne dek danışıklı dövüşten ibaret olan süreç başlayacak. Ve zannediyorlar ki yine her şey eskisi gibi olacak, kamu emekçisine bir yoksulluk kaderi biçecekler ve onlar da ses çıkarmayacak.”
Yıldırım, kamu emekçisinin hakkının bir müzakere eşliğinde yenmesine geçit vermeyeceklerini söyleyerek konuşmayı şu şekilde bitirdi:
“Bu kez TİS görüşme masasında biz varız, hem alanlarda hem o masada, bugün açıklanan TÜİK rakamlarının doğru olmadığını, pazardaki marketteki fiyatlarla arasında uçurum bulunduğunu, gerçekçi bir hesaplama yapılacaksa bunun ancak doğru rakamlarla yapılacak! Biz tam da bu yüzden TÜİK enflasyonu hesaplarken oldukça cimri davrandığı için ücretlerin belirlenmesinde artık TÜFE yerine, bir bakıma enflasyon ve büyüme oranının bileşiği olan milli gelirdeki cari fiyatlarla artış oranının dikkate alınmak zorundadır.”